Herkesin yaşadığı sorun, kendi dünyası için en büyüktür. Her birey kendi gerçekliği kadar sorunlar ve acılar yaşar ve bu ona her zaman büyük gelir. Sorunsuz yaşayanlarımız kalmış mıdır dünya da bilinmez. Fakat sorunları çözmek için arayışta olanlarımızın sayısını düşününce dünyadaki tüm nüfusu bu listeye ekleyebiliriz.

Kimin bir derdi olsa, danışacak birilerini arar etrafta. Bazılarımız ise çok ketumdur bu konuda, anlatmayı pek sevmez ve içine atar, kendisince çözmeye çalışır yaşadığı sorunu. Çözemediği durumlarda da hastalanır ve sorunun ele geçirdiği bir kişilik haline döner.

Sorunun yaşandığı koşullarda bazen bireysel çözümler yetersiz kalabiliyor. Bu esnada dış destek talebinde bulunuyoruz. Bu talep iki türlü aktif oluyor ya profesyonel bir danışmandan ya da arkadaşlar arasında deneyimli olduğunu düşündüğümüz insanlardan seçiyoruz, sorun çözme adayını. Sorun çözmede ikili ilişkiler devreye girince, karşı tarafın da anlayış seviyesini, soruna bakış açısını ve yaklaşımını da ekstradan dikkate almak gerekiyor.

Hem ikili ilişkilerde hem de işletmelerde yaşanan sorunlar, bütünsel olarak yönetici, işletme sahibi ya da personel olması fark etmeden kişinin bütün süreçlerini etkileyen dinamikler ile kendini ortaya koymakta. Yani evdeki sorun şirkete, şirkette sorun eve, ikisindeki sorun yola (özellikle trafikteki aşırı agresif davranışlar ve anksiyete durumları) yansıyor. Bazen de yoldaki sorunlar eve ve şirkete taşınıyor.

Gerçekleri görmek için aracılar aranıyor!

Hepimiz, yaşadığımız sorunların içinde iken sağlıklı düşünmekten feragat ediyoruz. Kimimiz soruna odaklanırken kimimiz de sorunu yaratan konuya odaklanıyor. Kimimiz de sorun neden çıktı diyerek, ne soruna ne de sorunun kaynağına odaklanmadan sadece, kendi yaşadığı duygusal hezeyana odaklanıyor. Yaşanan sorunun içinde iken gözden kaçırdığımız şey, bu sorunun çözümünün ne olacağı ve bu durumun bizde yarattığı duygunun şiddetine bakıp, neden bu kadar yoğun yaşadığımızı irdelemek olmalı. İşte ya da ikili ilişkilerde kaybetme korkusu baskın olunca çözümlerden ziyade sorunlara odaklı hareket ediyor hale geliyoruz. Bilinçaltı denen okyanusta buzdağının tamamını gizleyerek ya geri dönüp sorundan kaçıyor ya da çarpıp o buzdağına su alıp batmaya başlıyoruz.

Sorun 1 – Ahmet’in geçtiği yanlış bir sipariş sonucu stoklarda ürün fazlası ortaya çıktı.

Ahmet’in yanlış geçtiği sipariş sonrası ortaya çıkan kaostan, Ahmet’i suçlayıp, cezalandırarak ile çözüme ulaşabilir miyiz? Cevap, tabi ki hayır. Çünkü Ahmet’in yerine gelen bir başka personelde bu hatayı pekâlâ yapabilir. Bunun önüne geçmek için, etkili bir stok yönetim sistemi kurgulanması ve onay mekanizmasının aktif edilmesi gerekiyor.

Sorun 2 – Pınar, müşterisi tarafından mail olarak gönderilen siparişi, depoya zamanında bildirmediği için sevkiyata çıkan araca müşterinin siparişleri yüklenmemiş ve müşteri tarafında büyük bir problem ortaya çıkmıştır.

Bu durumda, Pınar’a daha dikkatli olması yönünde bir uyarı verilebilir. Çıkan problemin sorumlusu olarak bu işin içinden çıkması istenebilir. Böylesi bir sorunda Pınar, iş yükünün fazla olduğunu gelen siparişleri mail ortamından Excel’e atıp orada muhasebe sisteminden stoklarını kontrol edip, sonrasında depoya bildirmenin uzun zamanının aldığını söyleyebilir. Bütün problemleri tek bir tuşla çözebileceğiniz kurumsal kaynak planlama sistemi ile müşteri kendi siparişlerini sisteme girebilir, stok durumlarını (sizin verdiğiniz izinler doğrultusunda) görebilir ve siparişini tamamlayabilir. Sisteme girilen sipariş, satış temsilcisi olan Pınar’ın onayına sunulabilir ve gerekli kontroller yapıldıktan sonra tek tuşla depoya bilgi olarak gidebilir ve rota planlaması yapılarak ürünler sevk edilebilir.

Sorun 3 – Mert, Şirketinin yapmış olduğu bir kampanya sonrasında A ürününden bir ayda toplam 100 adet ürün alana yapılacak olan ekstra %10 indirimi talep eden müşterilerine ürünleri göndermektedir. Müşterileri bu kampanya doğrultusunda 10ar 20şer sipariş geçmekte ve ayın sonunda birçoğu 100 adet ürünü tamamlamadan kampanyadan %10luk indirimleri peşin olarak almaktadır. Bu sorundan dolayı hem şirketi istediği satış adedine yaklaşamamış hem de satışlardaki karlılığı düşmüştür.

Mert’in satışlar, tutarlar ve müşteriler nezdinde sürekli adet kontrolleri yaparak satış yapmasının çok zor olduğu durumlarda şirketin uğradığı zarar neticesinde suçlanması mümkün olabilir mi? ERP sistemlerinde yer alan kapsamlı kampanya yönetim modülleri ile hem kampanyalarınızı hem de karlılığımızı takip edebilir. Otomatik olarak yapılandırılan kampanya ayarları ile personel bazında sorunların ortaya çıkmasını engelleyebilirsiniz?

Sizde, şirketinizde ortaya çıkan yaşamsal sorunlar sonrasında, personelinizi suçlayabilir, sorunları daha çok sorun olarak görebilir, kriz yönetimi için toplantılar yapabilir ve günün sonunda aynı şartlarda çalışma devam edebilirsiniz. Ya da bütün bunlardan özgürleşerek, ERP çözümlerimiz ve danışmanlık hizmetlerimiz ile tanışıp, şirket içi yapılanmada göremediğiniz ve sizler için sorun olan dinamiklerin çözüm yolunu bulabilirsiniz.